COSMOS
|
EVREN ( COSMOS ) |
EVREN ( COSMOS ) Evren ya da kâinat, uzay ve uzayda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bütünün adıdır. Pozitif bilimler açısından evren, gök cisimlerini barındıran ve sonsuz olduğu var sayılan uzay ve uzayda yer alan her şeyin toplamıdır. Dolayısıylamodern fizik açısından evren, sonsuz boşluk ve bu boşlukta yer alıp da var olduğunu bildiğimiz bütün atomik âlemlerdir. Evren'in yaşı Evren'in büyüklüğü
Yapı ve içeriği Yasalar / Termodinami kanunları:
Evren'in büyük ölçüde karanlık madde ve karanlık enerjiden oluştuğu düşünülmektedir. Bilinen madde evrenin % 5 'ni oluşturmaktadır.
Termodinamik'in bilim dallarına da uygulanabilen İkinci Yasasına göre, ısı enerjisi daha soğuk bir kaynaktan, daha sıcak bir kaynağa enerji vermeden transfer olamaz. Başka bir deyişle, bir sistem kendinden daha soğuk sistemle ısıtılamaz. Sistemlerin bu özelliği Termodinamikçilerin geliştirdiği "entropi" kavramıyla açıklanır.
Moleküler Enerjiler
Maddelerin ısınması veya soğuması bir takım zincirleme fiziksel olaydan meydana gelmektedir. Bu olaylar birbirini takip eden zincirleme kazalara benzer. Maddeler soğurken kendinden daha soğuk bir ortamla etkileşime girer. Maddeler ısınırken ise kendinden daha sıcak bir ortamla etkileşime girer. Biz soğumayı ele alalım. Bir maddenin soğuması için kendinden daha soğuk ortamla etkileşir dedik. Bu etkileşim esnasında olan şeyler şunlardan ibarettir: Maddenin tanecikli yapısı, yani moleküler yapıları veya atomik yapıları, soğuk maddeyle çarpışır. Bu çarpışma esnasında daha sıcak olan ve bundan dolayı daha hareketli ve moleküler yapısı daha serbest olan madde, moleküler yapısı daha soğuk olan yani moleküler yapısı daha az serbest olan atoma çarpar ve soğuk maddenin atomunun durgunluğu nedeniyle yavaşlar. Tıpkı koşarken duran bir cisme çarpmak gibi. Diğer soğuk atomu da hızlandırır. Bu olay tüm atomların enerjileri eşitlenene kadar devam eder. Isınma da bu anlatılan olayın tam tersi olur. Isınma da bu sefer soğuk maddeyi sıcak maddenin taneciklerinin hızından dolayı hızlanması yani ısınmasıdır. Sıcak olan ortamın da yavaşlaması yani soğumasıdır. İki anlatılan olay da birbirinin aynısıdır. Bu yüzden donma ve kaynama, buharlaşma ve yoğuşma noktaları birbirine eşittir. Evren'in başlangıcı ve nasıl bir evrende yaşadığımız düşüncesi birçok kişi ve toplumu bu konuda görüş, inanç ve fikir geliştirmeye itmiştir. Evren modelleri tarihsel modeller ve teorik modeller olarak sınıflandırılabilir. Yer merkezli Evren; Eskiçağlarda birkaçı dışında bütün astronom ve düşünürler Dünya'nın evrenin merkezi olduğuna, Güneş, Ay ve yıldızların Dünya'nın çevresinde döndüğüne inanırlardı. Bu evren modeline göre, yıldızlar kristal bir kürenin iç yüzüne çakılmış gibi durağandı. Buna karşılık Güneş, Ay ve beş "gezegen yıldız" (Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn) bu durağan yıldızların önünde hareket halindeydi. Bütün gökcisimleri, sanki bir makineyle çalıştırılıyormuşçasına, değişmez bir düzen içinde Dünya'nın çevresinde dolanırdı. Eski astronomlar gezegenlerin bu teorik hareketini, Güneş'in ve yıldızların dünya etrafındaki günlük dolanımını açıklayabilmek için karmaşık evren modelleri geliştirdiler. Camille Flammarrion Gravürü 1888 Güneş merkezli Evren; Uzayın uçsuz bucaksız ve karanlık boşluğunda; Güneş'e benzer yıldızlardan oluşmuş bir gökadanın ortasında yüzen günmerkezli Güneş Sistemi düşüncesinin yerleşmeye başlaması ancak 16., 17. ve 18. yüzyıllara rastlar.Mikolaj Kopernik, Galileo Galilei ve Johannes Kepler gibi büyük bilginler, Dünya'nın ve öbür gezegenlerin Güneş'in çevresindeki yörüngelerde dolandığını kanıtladılar. Isaac Newton, bu gezegenleri Güneş'in çevresindeki yörüngelerinde tutan evrensel çekim ( kütleçekim ) kuvvetinin varlığını açıkladı. Kopernik Evren Modeli Kutupsal basınçlar sonucu yoğunlaşmış anti madde ile evren halen genişlemektedir. Gök cisimleri, evrenin genişlemesinde, birbirlerine olan uzaklıkları bakımından iki farklı davranış gösterirler. Şayet birden fazla gök cismi birbirlerinin kütleçekimine kapılırlarsa ya da hepsi birden ortak bir kütleçekiminin kuantumuna kapılırlarsa, bu durumda aralarındaki mesafe birbirleriyle yahut da ortak çekimi altına girdikleri kütleyle birleşene kadar her an azalır. Birinci durumun etkili olmadığı diğer bütün durumlarda gök cisimleri birbirinden sürekli uzaklaşırlar. İki gök cismi arası uzaklık daha önce x ışık yılı ise şu anda x+y ışık yılıdır (y>0).Kozmik fon radyasyonu :
Mantıken evren çok yoğun ve sıcak büyük patlama neticesinde genişlerken gökadalar birbirinden homojen hızlarda genişlemeliydi. Uzaktaki yıldız gökadaların daha büyük hızlarla birbirinden uzaklaşması homojen genişlemeyi de doğrular.
O zaman Özel görelik kuramına göre ışık hızı aşılamayacağına göre en uzaktakiler ışık hızından küçük sonlu bir hızla uzaklaşmalıydı. En uzaktaki gökadadan gelen ışık hem en hızlı uzaklaşan hem de en uzak geçmişten gelen ışıktır. En uzak geçmiş ise evrenin oluştuğu zamanlardan gelen ışıktır.
Evren ilk oluştuğunda ışıma serbestçe yayılma fırsatı bulduğunda yani ilk madde öncesi yapıtaşlarının boşluklarından sızabildiği kadarıyla gözlemlenebilmektedir. Uzayda her doğrultuda homojen bir ışıma olmadığı gözlemlenmiştir. Fon ışımasının haritası gözenekli bir yapı sergiler.
Evrenin orijini ve genişleyen iç /dış bükey ışık zamanı modeli. Dipteki patlama içerisindeki her şey ile yıldız adacıkları.
Evren'in sonu:Evrenin yaşı gibi evren'in sonu, bu "son" un zamanı ve gerçekleşme şekli değişik evren modellerine göre değişen, teorik fiziğin çalışma alanlarındandır. Örneğin çoklu evren modellerinde evren için bir başlangıç ve son öngörülmez, ancak bir evrensel alan bir karadelik veyasolucan deliği üzerinden başka bir evrensel alana aktarılır. Bilinen evren için öngörülen son'un zamanı ise evren'in hesaplanan yaşından daha uzun (20 milyar yıl)dur. Solucan Deliği ( Schwarzschild ) İsimlendirilmiş GökadalarSamanyolu:Samanyolu, içinde Güneş Sistemi'nin de bulunduğu gök ada. Yerel Küme'nin bir parçası olan çubuklu sarmal türde bir gök adadır. Gözlemlenebilir Evren'deki milyarlarca gök adadan sadece bir tanesidir. Etimoloji:Galaksi adının kökeni, eski Yunancada bizim galaksimizi belirtmek üzere kullanılan “sütlü, süt gibi, sütsü” anlamlarına gelengalaxias (γαλαξίας) sözcüğü ya da "süt dairesi" anlamındaki kyklos galaktikos (κύκλος γαλακτίκος) terimi midir? Bilmiyoruz. Bu terim ve dolayısıyla Batı kültüründe Samanyolu için kullanılan "Süt Yolu" terimi eski Yunan mitolojisi'ndeki bir mitosdankaynaklanır: Bir gece, Zeus ölümlü bir kadından yaptığı oğlu Herakles'i farkettirmeden uykuya dalmış olan Hera'nın göğsüne koyar. Bebek Herakles, Hera'nın memelerinden akan sütü içecek ve böylece ölümsüz olacaktır. Fakat Hera, gece uyanıp tanımadığı bir bebeği emzirdiğini farkedince onu fırlatıp atar ve boşalan memesinden çıkan süt de gece gökyüzüne fışkırıp akar. Hikâyeye göre geceleyin gökte sönük bir ışıkla pırıldar halde gördüğümüz “Süt Yolu” (Türkçe’de Samanyolu) denilen kuşak, böyle oluşmuştur. Keşif:Antik çağda Grek filozofu Democritus (450–370 MÖ), geceleyin gökyüzünde görünen Süt Yolu denilen ışıklı bölgenin uzak yıldızlardan oluşuyor olabileceğine dikkat çekmişti. Aristo'nun (384-322 MÖ) düşüncesine göreyse Süt Yolu büyük, birbirine bağlı çok sayıdaki yıldızın alevlenmesinden kaynaklanmaktaydı ve bu alevler Dünya atmosferinin üst kısmında yer almaktaydı. Samanyolu Gök Adası’nın birçok yıldızdan oluşmasının ilk kanıtı Galileo Galilei’den geldi. 1610 yılında Samanyolu Gök Adası’nı bir teleskopla inceleyen Galilei, bunun çok sayıdaki yıldızın bir araya gelmesinden oluştuğunu farketti. 1750’de İngiliz astronom ve matematikçi Thomas Wright, “Evren'in orijinal bir teorisi ya da yeni hipotezi” adlı eserinde gök adanın Güneş Sistemi’ne benzer tarzda, fakat daha büyük ölçekte, kütleçekim gücüyle birbirlerine bağlı çok sayıdaki dönen yıldızlardan oluşmuş bir kitle olduğu görüşünü ortaya attı. Bunun sonucunda bu düşünceye göre söz konusu yıldızların oluşturduğu ve bizim de içinde bulunduğumuz bu disk, bizim gökyüzüne bakışımız açısından bize gökyüzünde Süt Yolu olarak görünüyor olabilirdi. Immanuel Kant, 1755'teki bilimsel incelemesinde Thomas Wright'ın düşünce ve çalışmalarını biraz daha ayrıntılandırdı, gök adamızın da Güneş Sistemi’mize benzer biçimde kütleçekim ile bir arada tutulan ve dönen bir yıldız kümesi olduğunu (haklı olarak) ifade etti. Kant, ayrıca o dönemde gözlemlenebilen birkaç bulutsunun da ayrı gök adalar olabilecekleri varsayımında bulundu. (Bu adın verilme nedeni dürbünle bakıldığında ışık veren gaz bulutu gibi gözükmeleridir.) Samanyolu Gök Adası’nın biçimi ve Güneş’in gök ada içindeki konumu hakkındaki ilk girişim, 1785’te gökyüzünün farklı bölgelerindeki yıldızları özenle sayan William Herschel’den geldi. Herschel, Güneş Sistemi’ni merkeze yakın bir yere koyarak gök adanın biçimini gösteren bir diyagram hazırladı. 1785’te William Herschel tarafından sayılan yıldızlardan yola çıkılarak hazırlanan Samanyolu diyagramı. O dönemde Güneş, gök ada merkezine yakın olduğu zannedildiğinden gök ada merkezine yakın olarak işaretlenmiştir. Jacobus Kapteyn, hassas bir yaklaşım sergileyerek 1920’deki çiziminde Güneş’in merkeze yakın bulunduğu elips biçimli küçük bir gök ada tasarladı. Farklı bir yöntem uygulayan Harlow Shapley ise küresel kümeler kataloğu çalışmasında kendinden öncekilerden tümüyle farklı olarak gök adamızı Güneş’in merkezden uzak olduğu yaklaşık 70 kiloparsek yarıçapındaki yassı bir disk biçiminde tasarladı.[11] Her iki hatalı çalışma da galaktik düzlemde ışığın yıldızlararası toz vasıtasıyla soğurulmasını hesaba katmamıştı. Soğrulma, ancak Robert Julius Trumpler’in 1930’da açık yıldız kümeleri üzerinde çalışırken bu etkiyi ölçmesinden sonra hesaba katılmaya başlandı ve günümüzdeki gök ada görünümü kuramlarına ulaşıldı.Samanyolu galaksisinin güneş sisteminden görünümünün 360 derece panaromik fotoğrafı. Yapısı:Samanyolu'nun şekli hakkındaki yaygın görüş, onun bir çubuklu sarmal galaksi olduğu yönündedir. Merkezdeki çubuk şeklindeki yıldız yoğunlaşmasının iki ucundan logaritmik spiral şeklinde uzayan iki ana kol ve yardımcı kollar, galaksinin şeklini oluşturur. Bu görüş ilk olarak 1990'larda gündeme gelmiş, 2005 yılında Spitzer Uzay Teleskobu'ndan alınan bilgilerle kuvvetlendirilmiştir.Samanyolu galaksisi ve kolları Andromeda GalaksisiAndromeda Galaksisi, ayrıca Messier 31, M31 ve NGC 224 olarak da bilinir, Mitolojik bir kavram olan Andromeda'nınTürkçedeki karşılığı zincire vurulmuş kız anlamına da gelmektedir. Andromeda Takımyıldızı'nda bulunan bir sarmal galaksidir. Spitzer Uzay Teleskobundan elde edilen verilere göre bir trilyon yıldıza ev sahipliği yapmaktadır.[5] Samanyolu galaksisi ile arasındaki uzaklık yaklaşık olarak 2.2 milyon ışık yılıdır (ışık yılı: ışığın 1 yılda aldığı yoldur). 2006 ölçümlerine göre Samanyolu Andromeda'nın kütlesinin ancak ~80%'ine sahiptir. Andromeda'nın bir diğer özelliği ise çıplak göz ile Dünya'dan görülebilen en uzak gök cismi olmasıdır. Ayrıca Samanyolu'na en yakın büyük galaksidır. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder